28 Aralık 2007 Cuma

bugün oğlumun doğum günü

28.12.1994 canım oğlumun doğum günü. Aslında akşam yazımı yazıcaktım ama doğumgünü çocuğuna baskın yapılınca yazı bu saate kaldı ve tarihte oynama oldu ama olsun biz çok güzel bir gece geçirdik. Canım oğlumu kucağıma aldığımda çok gençtim. Daha tam olarak çocuk kavramını kendimde yorumlayamıyordum bile ama o öyle güzel bir duygu ki hayatta aldığım en eşsiz yeniyıl hediyesi oldu bana.Dün gibi hatırlıyorum bizim eve gelen o parlayan yıldızı.Ne kadar da güzeldi küçücük bir surat kıpkırmızı bir dudak oyuncak gibi bir şey.Evimizin neşesi dedelerinin nenelerinin hem benim hem de eşimin ailesindeki ilk bebek.Bebeğim meleğim ne kadar çabuk büyüdü kocaman oldu.Bana arkadaş oldu. Şimdi de bebekliğindeki kadar tatlı, şirin, neşeli. Dilerim hayat sana tüm istediklerini sunar. Şansın her anında yanında olur. Mutlu, başarılı, sevgi dolu, huzurlu bir hayat yaşarsın. Bu kadarla kalmaz tabii bir anne daha neler neler diler ama sığmaz ki yetmez ki sayfalar. Herşey gönlünce olsun yavrum.Öperim o tombik yanaklarından.İyiki varsın iyiki doğdun canım oğlum.

26 Aralık 2007 Çarşamba

Mandalina Şerbetli Revani

Portakallı olurda mandalinalı olmazefendim. Olur olur acil durumlarda olur. Aslında portakallı revani olarak yola çıkmış olan hazırlık aşaması evde sadece mandalina kalmasıyla mandalinalı revani olarak tamamlandı. Bayramda bizim gelenek haline gelmiş olan meşhur nokul yapılır evlerde. Bende pek yeni olmama rağmen yinede eve bayram havasını estirmek için her bayramda yaparım. Yalnız bu bayram yapamadım. Çünkü nokul çok uzun zamanımı alıyor. Ben biraz hamur açma özürlü olduğum için çoook ır ır yapabiliyorum bu işi dolayısıylede zamana yetişemediğimden bu bayram yapmasamda olabilir diye düşündüm.Yetiştiremedim işlerimi kardeşim yaa bayram temizliği, okul gidiş gelişleri bu arada kız da hasta oldumu sanki bana da çok misafir gelicekmiş gibi elimi öpmeye bir iştahla heryeri döktümmü. Tabii mutfağa vakit kalmadı. Ancak arife gecesi dolma sarabildim sabah kahvaltıda misafirlerim vardı, öğleden sonrada tatlı yapabildim.Ammaaaaaa yaptım yani eksik kalmadı. Çok yorulmuştum çabuk yapılabilecek, yenilebilecek, beğenilebilecek bir tatlı olmalıydı ve aklıma revani geldi. Hemen açtım blogları gezdim gezdim aradığım tarifi nino da buldum. Yalnız şerbetinde portakal var. Allah Allah şimdi bu portakalsız olmazmı ki acaba ya güzel olmazsa ama güzel oldu diyor. Yemiş baksana sizde yiyin diyor. Dur kız bir deneyeyim noolcak ben yerim.Hahahahaa. Çıkardım malzemeleri o da ne portakal yok. Ama 2 kilo mandalina var. Bende mandalinalısını yaparım.o da onun kardeşi.Bak bak cesarete bak. Hem ilk defa deneyeceğim hem de tarifi değiştiriyorum.Arada tutar böyle inadım bir şey yapacaksam kötü de olsa iyi de olsa yaparım.Genelde de galip gelirim hehehe.Neyse yaptım aynen tarife portakal haricinde sadık kalarak ve çok güzel oldu. Bende yedim herkez de yedi yani hepsini ben yemek zorunda kalmadım. Komşularım da beğendi. Hatta biz de yapalım tarifi yaz bilem didiler.Ninoooooo duyuyomusun bak senin revani burada meşhuur olduuuu. Malzemeleri burada nino'dan yazıcam. Tarifi kendi yaptığımı artık siz ister portakallı yaparsınız ister mandalinalı ikiside güzel aromalı tatlılar.Afiyet olsun.........

Malzemeler

3 yumurta
5 kahve fincanı şeker
1 su bardağı yoğurt
5 kahve fincanı un
1 kabartma tozu

Şerbet için

3 su bardağı su
3 su bardağı şeker
3 portakal kabuğu rendesi
1 portakalın suyu


ben burada 3 mandalina kabuğu rendesi ve 2 mandalinanın suyunu
kullandım.Mandalinalar baya suluydu 3 de olabilir.

Hazırlanışı

Şerbet malzemeleri bir tencereye konularak kaynatılır. Kaynayınca mandalina suyu ilave edilir ve biraz daha koyulaşıncaya kadar kaynatılır ve ılımayarakılır.
Revani hamuru da , yumurtalar ve şeker mikserle çırpılıp diğer malzemeler de ilave edilerek çırpıldıktan sonra yağlanmış tepsiye dökülerek 180 derecede pişirilir. Piştikten sonra kesilerek keki ve şerbeti ılık olarak dökülür. Afiyet olsun.

22 Aralık 2007 Cumartesi

En Tatlı Hediyeler Etkinliği ve portakal reçelli kurabiyeler

Çocuklar sürekli atıştırmalık birşeyler istiyorlar ve bakkalda satılan eti cin isimli bisküviyi çok seviyorlar. Bir akşam yine vakitsiz ,''olsa yerdik'' dramalarıyla beni tavladılar ve çay saatine kadar bu harika kurabiyeleri yaptım. Artık kurabiye mi deriz eti cin mi deriz bilemem. Gerçekten eti cin lezzetinde oldu ve evde yaptığım için daha çoook oldular. Bende hazır tatlı tatlı kurabiyelerim varken en tatlı hediyeler etkinliğine gönderiyim bari dedim. Sevgili Burçin'in düzenlemiş olduğu en tatlı hediyeler etkinliği tatlı tatlı geçer umarım.Buradan da kendisine kolay gelsin diyorum.

Malzemeler
Daha önce yaptığım kurabiye tarifimin malzemelerini kullandım. Buradan bakabilirsiniz
Tek fark bu tarifte portakal reçeli var. Siz istediğiniz bir reçeli de kullanabilirsiniz.


Hazırlanışı

Malzemeler sırasıyla karıştırılıp çok sert olmayan bir hamur elde edilir. Bir merdane yardımıyla
hamur açılıp gül kalıplar kesilip yağlanmış tepsiye dizilir.Gül kalıplardan tepsiye dizdiğiniz sayı kadar güller kesip bu güllerin de ortasından yuvarlak kesip delik gibi yaparız ve tepsideki kalıpların üzerine yerleştiririz. Ortada kalan yuvarlaklara reçelimizden taşmayacak şekilde koyup az ısılı fırında pişiririz. Eti cin tadında kurabiyeleriniz hazır.Afiyet olsun....

19 Aralık 2007 Çarşamba

16 Aralık 2007 Pazar

Yerlimalı Haftası ve Gülen Muffinler


Bugün kızımın sınıfında yerlimalı haftası kutlanıcak.Bugün diyorum saat itibariyle gece 12:00 yi geçtiği içindir efem.Cuma akşamı okul çıkışında veliler aralarında ne yapacaklarını kararlaştırmışlar.O akşam kızımı almaya babası gittiği için katılım konusunda bilgim olmadı ama kızım,'' öğretmenimiz anneleriniz birşeyler hazırlasın pazartesi getirin'' dedi ve ben ne yapacağıma bir türlü karar veremedim.Kimler ne yapacak hangi tarifler olucak diye düşünürken nasılsa kek yapan olur ben de kekin alternatifi olarak gülen muffinler yapiyim bari diyerek kolları sıvadım. Buzlukta biraz royal icing de vardı onunlada süsledim. Tabii süslerken benim kız dururmu o da bana yardım etti çenesiyle ona laf yetiştirirken ağız burun pek olmadı ama çocuklar yine de sever diye düşünüyorum.Şimdi tarifi veriyim.

Malzemeler

2 yumurta
4 fincan şeker
2 fincan sıvı yağ
2 fincan yoğurt
6 fincan un
kabartma tozu
kakao
vanilya

Hazırlanışı

Yumurta ve şeker iyice çırpılır. Sonra yağ ve yoğurt eklenir ve çırpılır.Kabartma tozu, kakao ve vanilya una eklenerek karışıma ilave edilir iyice karıştırılır ve muffin kalıplarına dökülerek 170 derecede pişirilir.Üzerini isteğe göre süslersiniz.Afiyet olsun...

15 Aralık 2007 Cumartesi

Ye # 29 Zeytinyağlılar Etkinliği Zeytinyağlı Bezelye ve Biber Dolması

Sevgili Aysel'in düzenlemiş olduğu Zeytinyağlılar Etkinliğini kaçırmamak için tarih kollarken neredeyse son gün değil son dakikalara kaldım. Malum bayram temizliğine kalkıştım ve hala devam ediyorum.Hafta içine fazla iş bırakmamak istiyorum çünkü çocukların okulu yerlimalı haftası falan derken işler baya iç içiçe girecek. Bu arada yemekten sonra etkinlik tarifimi hazırlarım diye düşünürken bılaşıkları yıkarken benim gider borusu tıkanmış taşmaz mı off offfff. Yani olucak iş mi şimdi bu bana yapılırmı boruuuuu. Şöyle keyifli keyifli hazırlayıp oturup çayımı içicektim yaaa. Neyse temizledim erken olucakmış geç oldu napalım.Akıllılık etmişim ki bezelyeleri önceden haşlamıştım geç kaldım ama haşlamayı bekleseydim daha da geç olucaktı. Bak Aysel'ciim iki eli kanda olsa misali etkinliğine yetiştim canım.Etkinliğin çok güzel gidiyor sayfanı ziyaret ettim biraz önce çok güzel tarifler ve hiç yemediğimiz tatlar var. Bende 2 tarifle katılıyorum Biber dolması daha önce verdiğim bir tarifti onu da koydum bu akşam da zeytinyağlı bezelye yaptım. Umarım beğenirsiniz.Katılan herkezin ellerine sağlık en çok ta bizi bu zeytinyağlılarla buluşturan sevgili Aysel'in ellerine ve emeğine sağlık derken tarifime geçiyorum. Afiyet olsun..


Malzemeler


2 adet soğan
2 adet patates
2 adet havuç
1 kilo bezelye
pulbiber
karabiber
3 adet kesme şeker
sıvı yağ
Yarım çay bardağı nar ekşisi
tuz
1 bardak su


Hazırlanışı


Bezelyeler haşlanıp bir kenarda süzülür. Soğanlar yemeklik doğranıp sıvıyağda kavrulur.Küp doğranmış patates ve havuçlar soğanlara eklenip kavrulur. Son olarak ta bezelyeler ilave edilip iyice kavrulurlar.Tuz, karabiber,pulbiber, kesme şeker eklenip 1 bardak su koyularak kapağı kapatılıp suyunu çekene kadar pişirilir.Suyunu çektikten sonra nar ekşiside ilave edilip biraz kavrulduktan sonra ateş kapatılır ve soğuk servis yapılır. Nar ekşisi koyduktan sonra renkte koyulaşma oluyor ama bezelyenin kendisine has olan kokusunu bastırıyor ve çok güzel bir lezzet katıyor.Afiyet olsun....

NOT:Zeytinyağlı bezelye tarifini ben de ilk defa yaptım. Nar ekşisi gerçekten çok lezzet verdi ve farklı bir zeytinyağlı tadı oldu. Yalnızzz bu notu yazmak zorunda hissettim kendimi çünkü birkaç saat sonra nar ekşisinden dolayı sebzelerin renkleri koyulaşıyor.Yapanlar olursa aranızda bu değişimden dolayı şaşırmayın diye yazıyorum. Sevgiler...




Biber dolması tarifimi daha önce verdiğim için BURADAN ulaşabilirsiniz.Afiyet olsun....

12 Aralık 2007 Çarşamba

Portakalda Kereviz Salatası

Malzemeler

5 - 6 adet portakal
2 adet kereviz
1 kase yoğurt
sarımsak
ceviz
1 çay bardağı mayonez
pulbiber
karabiber
tuz

Hazırlanışı

Portakalların kabukları soyulup yuvarlak dilimlenir ve bir kenarda bekler. Kerevizleri soyup kararmamaları için limonlu suya koyarız bu arada göz kararı cevizi rondodan çekip bir kase yoğurta ilave ederiz. 1 çay bardağı kadar mayonezi ve baharatları da ekleriz. Sarımsağı havanda dövüp tuz koyarak yoğurtlu karışıma ekleriz. En son kerevizleri de rondodan geçirip karışıma ilave edip iyice karıştırdıktan sonra portakalların üzerinde servis yaparız. Ben hepsini göz kararı yaptım ama bu ölçüler yeterli sanırım. Kerevizi de rondo değilde rende de yapabilirsiniz.Afiyet olsun...

10 Aralık 2007 Pazartesi

Kahve içip kitap okumanın keyfi etkinliği

Günlük koşuşturma içerisinde kitap okumaya fırsat bulamasamda nedense hep etrafımda kitap olması hoşuma gider. Sanki bir arada bir derede iki satır okuyabilirmişim gibi gelir bana. Ama yine de okuduğum kitaplara bakınca bu kadar sorumluluk içinde sayı olarak hiç te fena değil diyorum. Keşke daha fazla vaktim olsa da okunmayı bekleyen kitaplarımı bitirebilsem.Bitirebilsem diyorum ama alışverişe gidince de kitap reyonunun başından ayrılamıyorum.Kızıma da alıyim oğluma da şu kitap nasıl acaba derken bir de bakmışım eşim alışverişi bitirmiş hadi geç oldu gidiyoruz der.Aaaaaaa ben daha gezmediiiim.Böyle işte kitap konu olunca arsızlaşıyorum bendeniz. Sevgili Burçak'ın böyle bir etkinlik yaptığını görüncede balıklama atladım. Heyecanlandım hahahaha. Gerçektende heyecanlı oldu tanımadığın birisinden kitap hediye almak ve nezaman gelicek, nasıl bir kitap, kimden acaba derken kapı çaldı bir sabah. Hah dedim bu kesin kargo sabahları benim kapımı pek çalan olmazda uyuyorum diye. Bekliyorum ya birde aklıma ilk gelen o oldu. Evet kitabım geldi hemen açtım nasıl sevindim tam benim tarzım, üzerinde bir not güzel dilekler ve çeşitli lezzetleriyle kahvelerim.Ama bir dakika kim bu Müjgan ismini hiç duymadım bloglarda. Hemen açtım bilgisayarı etkinliğe katılanlara baktım tek tek. Yok böyle bir isim.Allah Allah ee ben kiminle müşerref oluyorum acaba diye düşünürken Burçak geldi aklıma hemen bir mail attım o da beni aydınlattı. Sevgili Müjgan bir blogcu değilmiş fakat çok sevdiği kedisinin çok sevdiği doktoruymuş. Bu vesileyle biz de tanışmış olduk.Çok teşekkür ediyorum kahve ve kitap gibi güzel bir etkinlik düzenlediği için Burçak'a ve çok teşekkür ediyorum hiç tanımadığım halde bu kadar zevkli bir seçim yaptığı için sevgili Müjgan'a......

8 Aralık 2007 Cumartesi

Fırında soslu tavuk

Bizim evde sebze yemekleri ve ana yemekler benden, pratik alelacele et, ızgara, balık tavuk, tavalama gibi yapılan yemekler de eşimin elinden çıkar genelde. Ben de arasıra yaparım ama o hazırlarken(yani hazır sofraya oturma durumları) başka oluyor canım. Hıı Hıı Hıı alıyorum kitabımı uzatıyorum ayaklarımı sofra hazıırrrr diye çağırılıncaya kadar oh keyf. Tabii bu keyf yapılan yemekler yenilip, herkez mutfağı terk edene kadar sürüyor. Hahhaha mutfağın halini düşünebiliyormusunuz eeeeee o kadar olucak değilmi. Ya keyfini düşünmeyeceksin kalkıp hazırlayacaksın yada yemekten sonra sofrayı kuran kaldırmıyor yaniii. Olsun ben yine de razıyım hazır sofraya oturması başka bir tat canım helede hazırlayan eşinizse 8=)) Neyse biz bu tavuk tarifini fırına sadece tavuk olarak koyacaksak yapıyoruz. Biliyorsunuz tavuk sade olunca sert ve kuru oluyor fırında. Ama böylesini yapınca daha lezzetli ve yumuşak oluyor.

Malzemeler

isteğe bağlı tavuk, but, göğüs yada bütün
1 kase yoğurt
1 kaşık salça
1/2 çay bardağı sıvı yağ
pulbiber
karabiber
2 iri diş sarımsak
tuz
kekik

Hazırlanışı

Tavuk yıkanıp derileri çıkarılarak folyo serilmiş fırın tepsisine dizilir. Daha sonra malzemeler bir kasede karıştırılıp üzerlerine sürülüp fırına verilir. Yemek pişirme ayarında pişirilir. Sarımsağın yoğunluğunu harcınıza göre az yada çok yapabilirsiniz.Eşim 1 tavuğa 2 iri diş koyuyormuş.Afiyet olsun.

6 Aralık 2007 Perşembe

Karnıbahar Kızartması


Biz bu karnıbahar kızartmasını çok seviyoruz. Aslında biz derken eşim hariç. O evde olmadığı zamanlar onun sevmediği yemekleri yapıyorum ve oğlum karnıbaharı sevdiği için yaptım.Gelelim tarife.

Malzemeler
1 adet orta boy karnıbahar
2 adet yumurta
1 kase un
kaynar su
kızartmalık sıvı yağ
yoğurt
sarımsak
tuz


Hazırlanışı

Karnıbahar yıkanır ve tuzlu kaynar suda haşlanır. Haşladıktan sonra parçalara ayrılıp önce çırptığımız yumurtaya sonra una bulanıp kızartılır.Kızartma işlemi yapıldıktan sonra üzerine sarımsaklı yoğurt dökülüp servis yapılır.Afiyet olsun..







3 Aralık 2007 Pazartesi

İyi ki doğduuun kızııım


Bugün benim minik kızımın doğumgünü. 7. yaşını bitirdi. Seneler ne kadar çabuk geçiyor, koşuşturma içerisinde çocukların nasıl büyüdüklerini anlamıyor insan. Doğduğu günü hatırlıyorum da dün gibi. Her gün ellerini severdim. Avuçlarımın içine alıp öperdim. Bir gün büyüyeceksin ben bu elleri nerede bulurum ne zaman öperim diye. Uzun uzun yanaklarını okşardım. Uzun uzun seyrederdim minik buruşuk yüzü hafızamda kalsın diye. Uzmanlar geceleri çocuklarınızı odalarında yatırın derler ya. Ben memeden kesinceye kadar hep onunla yattım. O minicik bedenine sarılarak her anını doya doya yaşamak istedim ki nasılsa büyüyecek birgün ayrılacak. O günler geri gelmeyecek. Bu günler de geri gelmeyecek. O yüzden çocuklarımın her anını hakkıyla yaşamayı tercih ettim. Artık istesemde o bebek kokularını alamam, minicik ellerini öpemem. E bu saatten sonra çocuk ta yapamam bu yüzden herkeze de tavsiye ederim bebeklerinin o çarçabuk geçen dönemlerini doya doya yaşayın diye.Şu anda 7. yaşını bitirdi hala fırsat buldukça oynuyoruz kıkırdaşıyoruz ama gün içerisindeki işlerden koşuşturmadan bebeklikteki gibi zaman ayıramıyor insan. Daha ileriki yıllarda da çocuk zaten kendisi kopmaya başlayacak ve kendi sevdikleriyle ilgilendikleriyle vakit geçirmeyi tercih edecek o belki yeni keşifleriyle güzel vakit geçirecek fakat biz hafızalarda kalanlarla yetineceğiz. İyi ki doğurmuşum kızım seni. Seni çok seviyorum. Allah uzun, başarılı, mutlu vs. vs. ömürler versin dilerim sana ve senin gibi tüm yavrulara.
Kızıma güzel bir pasta yapmak istedim ama babası dışarıdan alıcanı söyleyince eh dedim al öyleyse. Ben de kurabiye yapıyim bari. Geçenlerde yaptığım kurabiyelerimi bu sefer şirin kalıplarla şekillendirdim. Üzerlerini de royal ıceing le süsledim.Tarifi veriyorum. Afiyet olsun.
Malzemeler
1 yumurta sarısı
1 çay bardağı pudra şekeri
5 fincan eritilmiş margarin
kabartma tozu
2 su bardağı un
Hazırlanışı
Yumurta ve pudra şekeri karıştırılır. Eritilmiş yağ ilave edilir. İyice karıştırdıktan sonra un ve kabartma tozu da eklendikten sonra fazla sert olmayan bir hamur yoğrulur. Hamur bir merdane yardımıyla açılarak kurabiye kalıplarıyla şekillendirilerek yağlanmış tepsiye dizilir.Ben dizmeden önce çöp şişlere taktım ve öyle pişirdim.Az ısılı fırında pişiriyoruz. Fırından çıktıktan sonra soğumasını bekleriz ve üzerine royal ıceing ile süslemeler yaparız.

1 Aralık 2007 Cumartesi

Kablomdaki problemden dolayı hala bilgisayarımı kullanamıyorum. Bu yüzden de yeni tariflerim olsada aktaramadığım için baya bir ara vermek zorundayım. Ama tek elimle kabloyu tutarak şöyle bir siteleri gezebildim ve çok şeyler kaçırmışım heralde. Özellikle sevgili Esra için düzenlenen Kevgir dergisine katılımlar olmuş kaçırmışım. Çok üzüldüm. Ben de bu çalışmada bulunmak isterdim ama kısmet değilmiş. Gerçekten çok üzüldüm. Kevgi're de tam bakamadım. Sadece resimleri gezdim eminim çok güzel paylaşımlar olmuştur. Emeği geçen herkezin ellerine sağlık. Çok emekli bir dergi olmuş.Neyse kablo problemimi çözdüğüm zaman Kevgir de yer almasada sitemde Esra'dan tarifler yapmaya söz veriyorum. Ben gelemesemde siz beni ziyarete devam edin canlarım. Çok fazla sürmez inşallah. Çünkü ben çoook sıkılıyorum oyuncağım olmayınca.Sevgiler....

24 Kasım 2007 Cumartesi

22 Kasım 2007 Perşembe

Pırasa Mıhlaması

Sevgili Tijen'in pırasayla ilgili yazısından sonra pırasa mıhlamasını yapmak şart oldu. Aslında çok kolay ve bilinen bir yemek olduğunu tahmin ediyorum. Ama
Tijen'cim merak ettiği için hemen yaptım ve yayınladım.Hem de ne zor şartlar altında. Yine de merak edip yapacağınızı düşündüğüm için bir an önce tarifi yaziyim ki bilgisayar kapanmadan belki de uzun zaman açamayabilirim. En azından Tijen'in bu tarifi beklediğini biliyorum.Yanlış anlamayın yemeği yapmak zor değil bu yazıyı yayınlamak anlamında zor şart dedim.Bu arada iki satır yazıp kaydediyorum. Çünkü bilgisayarın kablosu koptu tek elimle yazıp tek elimle kabloyu tutuyorum. Yazının ortasında kapanırsa açamayabilirim. Kaydettiklerimden tarifi anlayabilirsiniz umarım. Allahım inşallah sonuna kadar kapanmaz da bu yazıyı bitiririm. Ondan sonra kimbilir ne zaman soket alırsak o zaman bilgisayarımla ben kavuşacağız kesintisiz yayına.Neyse pırasa hakkında yazalım biraz. Bu mıhlamayı bana eşim öğretti. Belki daha önce de yazmışımdır, benim mutfakta bir aşcım var her şeyi birbirine katar leziz tatlar ortaya çıkar. Hiç umulmadık yemeklere bir kaç ilave yapar ve gerçekten de farklı ama lazzetli olur. Pırasa mıhlaması da öyle bir şey işte. Orjinali kıymalı fakat biz katıp karıştırıyoruz ya, her yapmamızda kıyma yerine o anda ne varsa onu koyuyoruz. Deneme de olsa hepsi çok güzel oldu. Aşağıda not olarak düştüm. İçine başka neler koyabileceğinizi. Pırasanın yemeğini de zeytinyağlısını da çok severim. Yalnız benim ev ahalisi pek naneli yiyorlar onları tırtıklayıp bırakıyorlar, ben de artık otur kalk bitene kadar yemek zorunda kalıyorum. Kendi canım istemediği sürece yemek ve zeytinyağlı yapmıyorum ama mıhlama yapınca benden çok yiyorlar:))İşte durum böyle ben lafı fazla uzatmadan kablo kaymadan çünkü elim uyuştu, hemen tarife geçiyim.Şimdiden afiyet olsun..Tijen'cim sanadaaaaaaaaaa........
Malzemeler

1 kilo pırasa
2 adet soğan
250 gr kıyma
sıvı yağ
pulbiber
karabiber
tuz

Üzeri için

3 adet yumurta
1 kaşık tereyağ yada isteğe bağlı sıvı da olabilir


Hazırlanışı


Soğanlar yemeklik doğranır.Tavada yağda kavrulur. Üzerine kıyma koyularak beraber kavurmaya devam edilir. Kıymalarda iyice kavrulduktan sonra baharatlar ve tuz ilave edilir. Daha sonra pırasalar da ilave edilip kavrulur. Bir kapak kapatılıp pırasaların iyice yumuşaması beklenir. Pırasalar piştikten sonra yumurtalar ister çırpılarak, ister lop olarak pırasanın üstüne dökülür ve tekrar kapak kapatılıp biraz pişmesi beklenir. Bu arada eritip kızdırdığımız yağı kapağı kaldırıp şöle bir yumurtaların üzerinden gezdirip cossss yaptırıp kapağı kapatıp ateşi söndürürüz.Servis yaparken üzerine karabiber serpebiliriz.

Not: Pırasa mıhlamasına kıyma yerine ince kıyılmış pastırma, sucuk, sosis gibi evde hangisi varsa koyabilirsiniz. Eğer hiçbiri yoksa çok az çemen koyarak ta aynı tadı alabilirsiniz. O da yoksa bu malzemelerin hiçbiri olmadan sadece soğanla kavurup baharatları koyup yumurta kırın yine süper oluyor. Hepsini denedim. Sabah kahvaltılar da da akşam yemek olarak ta yenilebilir. Afiyet olsun.

21 Kasım 2007 Çarşamba

Zeytinyağlı Biber Dolması


Aslında biber dolmasının içinde daha fazla malzemeler olur. Ama malum evdekilerin damak tadına göre olunca bazı malzemeler çıkarılmak zorunda kalıyor. Kimisi maydanoz sevmez ,kimisi nane sevmez, mesela eşim hem nane hem kuş üzümünü sevmiyor. Durum böyle olunca daha sade bir zeytinyağlı çıkıyor ortaya. Gerçi ben tarifte nane yazdım ama kendim koymadım. Yalnız nar ekşisi süper bir lezzet zeytinyağlılar için. Sanki bütün malzemeleri eksiksiz koymuş gibi aynı tadı verdi. Size de tavsiye ederim. Afiyet olsun...
Malzemeler

1 kilo Dolmalık biber
2 bardak pirinç
2 adet soğan
1 tutam nane
1 çay bardağı nar ekşisi
pulbiber
karabiber
tuz
3 kesme şeker
Sıvı yağ
1 adet domates

Hazırlanışı

Bir tavaya sıvı yağ koyup soğanlar yemeklik doğranıp kavrulur. Ayıklanıp yıkanmış pirinç üzerine eklenip biraz kavurduktan sonra, tuz, karabiber,pulbiber,şeker ilave edilip iyice pirinçler diri diri olana kadar kavrulur. Ateşten aldıktan sonra nar ekşisi ve nane de ilave edilir karıştırılır. İçimiz hazırlandıktan sonra diğer tarafta saplarını koparıp yıkadığımız biberleri alırız ve biberleri tam doldurmayacak şekilde kaşık yardımıyla iç koyarız. Üzerlerine domates kesip kapak yaparız. Doldurulmuş biberleri bir tencereye dizip üzerlerinden sıvı yağ gezdirerek ve biraz da tuz serperek ateşe koyarız. 1 yada 2 su bardağı su ilave edip kapağını kapatırız. Kısık ateşte pişiririz. Afiyet olsun.....

17 Kasım 2007 Cumartesi

Kaynana Çatlatan Etkinliği ve Mini Pastalar

Bir etkinlik daha ve bir tarif daha......Sevgili Lale'ye böyle bir etkinlik başlattığı için teşekkür ediyorum. Gerçekten çok güzel bir konu. Böylece bizlerde değişik tatlar ve sunumlar aradığımızda ''hımmmm Kaynana Çatlatana bir bakalım orada değişik birşeyler vardır'' diyerek tarifler alabiliriz. Aslında kaynana kelimesini pek sevmesemde kayınvalidenin kestirmesi oluyor ya o yüzden konuşurken kaynana diye çıkıveriyor işte ağızdan. Ben bu tarifi kaynanamı çatlatmak için hazırladım desem olmaz çünkü kaynanam bayaaaa ama bayaaaa marifetlidir ve yeni tarifler denemeyi, olmayan tutmayan tarifleri de bir şekilde evirip çevirip yenecek hale getirmeyi bilir. Şimdi yiğidi öldür hakkını yeme yani durumları. Yine de tüm kaynanalara ithafen bu etkinliğin yüzü gözü hürmetine kaynanalara saygılarrrr diyorum. Geeleceğin kaynana adayı olarak tarifime geçiyorum.
Malzemeler

2 yumurta
2 bardak şeker
3 bardak un
1 bardak süt
1 çay bardağı sıvı yağ
kabartma tozu
vanilya
ceviz
üzüm

Süslemesi için

Dr Oetker çikolata sosu
2 bardak süt
Hindistan cevizi

Hazırlanışı

Aslında herkezin elinin altında olan bir kek tarifi vardır. Bildiğiniz bir kek tarifi de olabilir.Yumurtaları kırıp şekeri ilave ediyoruz ve mikserle çırpıyoruz. Sütü ve sıvı yağı da ilave edip karıştırdıktan sonra, un, kabartma tozu, vanilya, üzüm ve ceviz içini karıştırıyoruz.Karışım kıvamına geldikten sonra fırın tepsisini yağlayıp üzerine döküyoruz. Fırınınızın kek pişirme ayarında pişiriyoruz. Diğer tarafta da Dr Oetker paketinin üzerindeki tarife göre sosu hazırlıyoruz. Tarifte ikibuçuk bardak süt demiş, ben 2 bardak koydum daha koyu olsun diye.
Kekimiz piştikten sonra soğuyunca ağızı geniş bir bardakla kekin üzerine bastırarak yuvarlaklar çıkarıyoruz. Bu yuvarlakları sosumuzun üzerinde tekerlek gibi gezdirerek yanlarını sosa buluyoruz. Aynı işlemi hindistancevizinin üzerindede yapıyoruz ve temiz bir poşetin altını çok ince delerek içine sos koyup kekimizin üzerini süslüyoruz. Afiyet Olsun Kaynanacığımmm.

13 Kasım 2007 Salı

Tatlı Rüya


Tatlı krizine girdiiimm. Evet akşam otururken nedense bir an çok talı ama şerbetimsi olmayan bir tatlı yemek istedi canım. Heralde her insanda olur bu garip lezzetler isteme krizleri. Bazen ekşi, bazen tuzlu, yada bol bol su. Derler ya vücutta ne eksikse onu istermiş ve sinyallerini verirmiş. Heralde benim de vücudum bu akşam çoook tatlı eksikliği yaşadı ve kendimi mutfakta arayış içerisinde buldum. Amaaaa neyin tadına baktıysam olmadı, ıııhhhhh istemiyo, bende hemen aklımı fikrimi çalıştırıp dur bakiim ben şimdi bir çaresini bulurum dedim ve dolapta yarım kalan kremşantiyi, yine son kalmış 2 dilim keki ve böğürtlen reçelini karıştırıp yemeye karar verdim. Yalnız ben pek reçel yiyemediğim için bu karışımı kendime sevdirecek ve yedikten sonra bir daha tatlı istemeyecek duruma getirdim. Hiç te fena olmadı hatta çok güzel oldu. Büyük bir keyifle yedikten sonra gerçekten bir daha tatlı yemek istemedim. Hafif ve kararında oldu. Hepinize kriz anlarında tavsiye edebilirim. Bu tavsiyemi görsel olarak ta size sunmak isterken ortaya bu tarz birşey çıktı ve ismini biran tatlı rüya koymak istedim. Ne dersiniz yakışmamışmı?

Hazırlanışı

Evinizdeki büyük bir kadehin içine 2-3 günlük kalmış kekinizi robottan çekerek bir kısmını en alta gelecek şekilde koyarız. Daha sonra kremşantiden bir miktar kapatıp üstüne istediğiniz bir reçel koyarız. Aynı şekilde bir kat daha kek, kremşanti ve reçel döşeyip fotoğrafını çekeriz. Afiyetle yeriz.........

6 Kasım 2007 Salı

7. 11. 2007 Vişneli pasta



Dün akşama kadar dolaştım. Eczaneleri, aktarları, pastaneleri ve tatlıcıları. Ama yapmayı düşündüğüm pastanın malzemelerini bir türlü bir araya getiremedim. Bloglarda gördüğüm ve ben de bu pastalardan yapmalıyım dediğim pastaların malzemelerini ne yazıkki bulabilmek imkansız. Kimi nerede kullanıcaksın , kimi bu malzemeler pastada kullanılmaz, kimi şööööleeee allah allah işi gücü yok mu bunun der gibi, yani aradığım malzemeleri hepsi de gereksiz gördüler. Çooook üzüldüm bütün heyecanımı alt üst ettiler. Kafam karıştı malzemelerden geçtim bu sefer yararlı mı? Zararlı mı? Zararlı olsa bu kadar yapan olmaz. Oktay Usta bile yapıyor, gıda uzmanı da onaylamış gerekli ölçüler aşılmadığı sürece kullanılabilir diyor. Acaba dedim pastanın dışı güzel olsun da yerken içini yeriz diye mi yapıyorlar.:) Kendimi o kadar şartlamıştım ki karmakarışık oldum. Oysa ben kendime doğumgünü hediyesi yapıcaktım. Şeker hamurundan, kafamda tasarladığım bir model vardı ve onu yapmayı çok istiyordum. Neyse eve geldim karnımızı doyurduktan sonra ne yapabilirim diye düşünürken her zaman yaptığım pandispanyayı yapmaya karar verdim. 'Hele bir başlayım devamı gelir' düşüncesiyle ne kadar aklım şeker hamurunda kaldıysada işe koyuldum. Aslında kakaolu pastaları daha çok severim değişiklik yapmak istedim nedense. Bu pastamı sade kremalı ve vişneli yaptım. İçi güzel oldu dışını da krema ile kaplayarak krem şantiyle süsledim. Süslemesi de çok komik geldi bana ama photo scape ile birşeyler yaparak şirinleştirmeye çalıştım. Olsuuuunnn yine de benim doğumgünüm kutlu olsuuunnn. Öyle böyle bir pasta çıktı ortaya akşama da tadına bakıcaaz . Kızım ben okuldan gelene kadar yemeyin dedi. Tabi onun derdi başka mumları o söndürücek sanki yolun yarısına gelen o. Bak şimdi kendi kendimi hüzünlendirdim. Gerçekten yolun yarısı derler ya şaka maka gidiyorum o yarıya doğru. İnsan yeni yaşına girerken sevinmeli mi üzülmeli mi acaba? Aslında düşününce yaşanılan her gün insana yeni bir şeyler öğretiyor. Farklı bir olgunluk getiriyor. Önceden yaptığın yada yapmayı düşündüğün şeyleri yaş ilerledikçe yapmak anlamsız gelebiliyor. Neden kızdığın, Neden üzüldüğün, neden ağladığın yada güldüğün o anda belki olması gereken oyken ilerleyen yaşlarda aman ben de, ne varmış kafama takmışım yada ne gereksiz şeylerle uğraşmışım diyebiliyor insan. Belki de bugün çok olgun düşüncelerde ve hareketlerde bulunduğumuzu zannediyor olabiliriz, daha da ilerilere gittiğimizde anlayacağız. Yaşın getirileri ve götürüleri her ne ise yaşanacak ömrümüz olduğu sürece yaşayıp göreceğiz. Önemli olan Allah'ın bize armağan ettiği bu güzel hayatı doğduğumuzda ne kadar mükemmelsek öldüğümüzde de o kadar mükemmel olarak yaşamış olmak............. Bu böyle uzayıp gider. En iyisi düşünmeden bize gelen neyse onu yaşayıp sevdiklerimizle ve sevenlerimizle hep beraber iyi ki doğduuun Aslııııııııııııııııı.......Diyerek buradan annecime de beni dünyaya getirdiği için teşekkür ederek tarifime geçiyorum.
Malzemeler
Pandispanya için:
4 yumurta
4 fincan un
4 fincan şeker
kabartma tozu
vanilya
Krema için:
4 su bardağı süt
4 kaşık un
5 kaşık şeker
vanilya
2 kaşık hindistan cevizi
küçük bir parça katı yağ
Süsleme için:
Vişne taneleri
Vişne reçeli
Krem Şanti
Hazırlanışı
Pandispanya
Yumurtalar ve şeker mikserle rengi açılıncaya kadar çırpılır. Un kabartma tozu ve vanilya da eklenerek karıştırılır.Pasta yapacağınız boyuta göre bir kalıpta 160 derece de pişirilir. Ben yuvarlak borcamda pişirdim.
Krema
Sütü bir tencereye boşaltıp diğer malzemeleri de içine ilave ederek kısık ateşte koyulaşana kadar karıştırın. Krema kıvamına gelince ateşten alıp üzerine katı yağı koyun ve yağı karıştırarak eritin.
Kremşantiyi tarifine göre yapıp dolapta bekletin.
Kekimiz fırından çıkınca soğuduktan sonra ortasından ikiye bölün ve arasına hazırladığınız kremanın yarısını dökün. Kremanın üzerine( ben dondurucudan çıkardım) vişneleri istediğiniz şekilde dizin ve diğer keki de üzerine kapatın. Kalan kremayı kekin üzerine güzelce sürün etrafını düzeltin. Dolaptaki kremşantiyi çıkartıp. 2 - 3 kaşık bir kaba alıp vişne reçeliyle (tanesiz) karıştırın ve bu karışımı pastanın sadece üst kısmına sürün. Vişnelerle süsleyin. Diğer kalan kremşantiyi de isteğe bağlı süslemede kullanın. Afiyet olsun......

4 Kasım 2007 Pazar

Muffin

İlk denememde tamamen fiyaskoyla sonuçlanmıştı muffin yapımı. Ama ben yılmadım tekrar denemeye karar verdim ve sevgili nino'nun tarifiyle başarıya ulaştım. Öncekinde sanırım biryerlerde hata yaptım ki olmadı. Yalnız bu muffinler gerçekten çok güzel oldular. Yumuşacık tam tadında, evdekilerde çok beğendiler. Ben sade yaptım o yüzden tarifi asıl haliyle nino'dan aktarıyorum.Deneyin siz de beğeneceksiniz.Afiyet olsun.

Tarif için TIKLAYINIZ

31 Ekim 2007 Çarşamba

İki Renkli Cevizli Un Kurabiyesi


Malzemeler

5 kahve fincanı yumuşatılmış margarin
1 yumurta sarısı
1 çay bardağı pudra şekeri
1 paket kabartma tozu
2 su bardağı un

2 kaşık kakao
Dövülmüş ceviz

Hazırlanışı

Yumuşatılmış margarin, pudra şekeri ve yumurta sarısını karıştırın. Kabartma tozu ve unu harmanlayıp karışıma yavaş yavaş ekleyin. Fazla sert olmayan bir hamur elde edin. Hazırladığınız hamurun yarısını ayırıp bir parçasına kakao ilave edip tekrar yedirene kadar yoğurun. Her iki hamuru da merdane yardımıyla ayrı ayrı açıp bir katın üstüne dövülmüş cevizi serpip diğer hamuru da üstüne koyup onun da üstüne ceviz serpip rulo yapın. Yaptığınız ruloyu yuvarlak yuvarlak kesip yağlanmış tepsiye dizin. Az ısılı fırında pişirin.Afiyet olsun...









29 Ekim 2007 Pazartesi

28 Ekim 2007 Pazar

Bayramımız Kutlu Olsun


ATATÜRK VE CUMHURİYET


Baş eğmişken önünde altı asır her zorluk,
Göçtü bir çınar gibi koca imparatorluk!..
Çatırdattı bu göçüş göklerini vatanın,
Duyunca silkindi Türk narasını "Ata"nın!...

Haykırdı kadın, erkek: "İhtilâl var, ihtilâl"!
Çiğnenemez yerlerde mübarek, şanlı hilâl...
Alev alev bayrağım kızıllıklarda yandı,
Bütün millet "Kemal"in etrafında toplandı!..

Dönünce yurt ananın gözleri bir pınara
Can verdi ulu tanrım bu devrilen çınara!..
Saldı o yeniden kök, filiz, gövde, dal budak:
Irkının şahlanışı ısırttı "Garb"a dudak!..

Çekince Mehmetçik'ler kılıçları kınından,
Göl göl oldu her taraf korkak düşman kanından!
Birleşti siperlerde gazilerle, şehitler,
Yeni bir düzen verdi dünyaya koç yiğitler!..


Dile gelince otuz asırlık şanlı mazi,
Türk'ün kara bahtını ağarttı "Büyük Gazi"!..
Son verip bu cenkte biz binbir kötü niyete,
Kavuştuk sevgilimiz: İstiklâl, hürriyetle!..

Değildir zindan artık bize Anadolu'muz,
Cumhuriyet nuruyla aydınlandı yolumuz!..
Onun kutsal sevgisi taşıyor içimizden,
Gökler dolusu selâm, ölmez "Ata"ya bizden!..

Cemal Oğuz ÖCAL

27 Ekim 2007 Cumartesi

Bu Köfte Başka Köfte



Uzun zamandır bayramları hiçbir yere gitmedim.Hava soğuk, eşim çalışıyor, çocuklar ufak, ulaşım zor derken seneler geçmiş. Tabii saolsunlar ben gitmedim diye kimse beni yalnız bırakmadı. Dayımlar, teyzemler, abimler toplanıp bana geldiler. Ben gidemesemde onların bana gelmesi (ki gerçekten İstanbul'da bayram için avrupa yakasından anadolu yakasına geçmek büyük bir olay)beni çok rahatlatıyordu. Bayramları kalabalık ortamda geçirmeye alışmışken yalnız geçirmek insana çok zor geliyor. Normalde ne kadar yalnız kalsanız da özel günlerde yalnız kalmak başka bir duygu. Zor....... Ama bu bayram öyle olmadı attım kendimi yollara. Eşim çalışıyordu o bizimle gelemedi. Olsun dedim sen çalışıcaksın, hava güzel, çocuklar müsait, trafikte varsın okadar katlanalım dedim. Çıktım yola. İyi de yaptım . Güzel bir bayram oldu. Önce teyzemlere, oradan toplanıp dayımlara gittik. Baya kalabalıktık. Yengem yine mutfaktaydı. Ne yapsın o kalabalığa ancak sofra kurulurdu. Ama bizler genelde uzak oturduğumuz için muhakkak yemekli ağırlarız. Mutfakta biri daha vardı ki buradan vereceğim tarifin ustası o. Yani mercimek köftesini yoğuran ve bize hazırlayan dayımın oğlu. Hayır dediysede emeğine saygısızlık etmek istemedim ve hazırlayanın o olduğunu yazmak mecburiyetinde hissettim kendimi. :) :) :) Sizde tahmin edersiniz ki kalabalıkta herkafadan bir ses mutfağa girip çıkanlar derken ben bir yandan resim çekmeye bir yandan tarifi yazmaya çalışıyorum. Bir yandan da dayımın oğluna senin de ismini yazıcam diye dalaşıyorum. Neyse ben tarifi aldım resimi çektim. Çok güzel bir soframız oldu herşeyi çekemedim. Ellerine sağlık yenge, ellerine sağlık Özgür. Böylece güzel bir bayram daha geçirmiş oldum. Allahtan herkeze sevdikleriyle ve sevenleriyle güzel vakitler geçirmesini diliyorum.Şimdi tarife geçiyorum.Geçemiyorum, hemen hazırlanıp oğlumu dersaneden almam lazım yoksa geç kalıcam saati gelmiş dönüşte.......

Eveeeet geldiim. Dönüşte dedim ama oks ve öss üzerine dersanenin semineri vardı saat 7:00 de bitti yemek falan bu saat oldu. Neyse artık mercimek köftesinin malzemelerini vermeye başlayım. Aslında yazı başlığında da dediğim gibi bu köfte başka köfte, yapılışı ve malzemeleri biraz farklı çiğ köfte tarzında yalnız tadı enfeessss.

Malzemeler

2 bardak ince bulgur
2 bardak mercimek
1-1/2 bardak domates salçası
3 yemek kaşığı biber salçası
1 bardak su
Yeşil biber
taze soğan
Maydanoz
tuz
Pulbiber

Hazırlanışı

Mercimek temizlenip yıkandıktan sonra çok cıvık olmayacak şekilde haşlanıyor. Bulgur yıkandıktan sonra geniş bir yoğurma kabına alınarak üzerine haşlanmış olan mercimek ilave ediliyor.Önce mercimekle bulgur çiğ köfte gibi yoğrularak bulgurların içini çekmesi sağlanıyor. Bulgurlar daha yumuşamadı. Biber ve domates salçalarını da ilave ederek yoğurma işlemine devam ediyoruz iyice bastırarak ezerek. Hala yumuşamayan harcımızın içine azar azar elimizdeki bir bardak suyu yedirerek yoğruyoruz.Artık iyice olmaya başlayan karışımımıza pulbiber ve tuzu da ilave ediyoruz. Eğer su bulguru şişirmeye yetmezze biraz daha eklenebilir. Ama yoğurma işlemi ne kadar uzun olursa bulgur kıvama geliyor. Acılı sevenler pulbiberi fazla koyabilirler. Köftemizin olduğunu anlamak için azımıza bir parça alıp pütür kalıp kalmadığını kontrol etmek yeterli. Kalmışsa yoğurmaya devam. Kalmamışsa işlem bitmiş demektir. Diğer kalan yeşillikleri de temizleyip doğradıktan sonra içine ilave ederek harca iyice karıştırdıktan sonra elimize aldığımız köfte büyüklüğündeki parçaları şekillendirip marul yapraklarıyla servis yapabiliriz.Afiyet olsun.........

26 Ekim 2007 Cuma

Milföy Kaselerinde patates püresi



Aslında daha önce denenmiş bir tarif milföy kaselerinde patates püresi. Çok oldu 1 aydan fazladır bloglarda gezerken görmüştüm. Çok güzel bir fikir diyerek aklımın bir köşesine yazmışım. Yalnız tüm aramalarıma rağmen hangi blogda gördüğümü bir türlü bulamadım.O yüzden de başka bir blogdan olduğunu fakat isim bulamadığım için tarifin sahibinin ben olmadığımı açıklayarak devam etmek istiyorum. Geçenlerde arkadaşım aradı akşam sana gelicez diyince ilk aklıma onu yapmak geldi.İç malzemelerinde eksiklik olabilir. Çünkü aklımda kalanlar kadar yaptım. Sonuç çok güzel oldu. Herkez değişik sunumunu ve tadını beğendi. Şimdi tarife geçelim.

Malzemeler

Kalabalığa göre milföy hamuru
1 adet yumurta
patates
küçük salatalık turşusu
mayonez
havuç
bezelye
pulbiber
karabiber
tuz


Hazırlanışı

Milföy hamurlarını ısıya dayanıklı kaselerin arka kısmına kubbe şeklinde yerleştirerek fırın tepsisine diziyoruz.1 adet yumurtayı üzerlerine sürüp fırına veriyoruz.Başka bir tarafta , havuçları,küp küp doğrayıp haşlıyoruz ve haşlanmış bezelyelerle birlikte süzüp içlerine salatalık turşusunu da doğrayıp, haşlayıp püre haline getirdiğimiz patateslere ilave ediyoruz. Baharatları ve yeterli miktarda mayonezi de koyduktan sonra karıştırıyoruz. Fırından çıkan milföyleri ters çevirerek dikkatli bir şekilde kaselerden çıkartıyoruz. Kase şeklinde çıkan milföylerin içine hazırladığımız harcı koyarak servis yapıyoruz. Malzeme çeşidini evdeki malzemelerinize göre yada damak zevkine göre değiştirebilirsiniz. Salam, Sosis gibi alternatifler de olabilir. Ben Bezelye ve havuç koymadım ama yine de güzeldi. Afiyet olsun.....

24 Ekim 2007 Çarşamba

Limon Aromalı Meyveli Jöle



Malzemeler

1 paket limon aromalı jöle
2 adet mandalina
2 adet elma



Hzırlanışı

Hazır aldığımız jöleyi, uygun bir borcamda arkasında yazan tarife göre, kıvama getirdikten sonra, soyup dilimlere ayırdığımız mandalina ve elmaları içine düzgünce yerleştiririz. Daha sonra bildiğimiz jöle kıvamına gelene kadar buzlukta bekletip ( 1 saat kadar )çıkartıp servis yaparız. Afiyet olsun...

19 Ekim 2007 Cuma

Hamsi Buğulama

Bu tarifim aslında Etkinlik için değildi fakat bir akşam buğlama yapınca Sevgili Yeşim'e maillemeden edemedim. Ona buradan etkinlik süresince göstermiş olduğu performanstan dolayı teşekkür ediyorum. Çok güzel bir etkinlik oldu. Daha önce tarif verdiğim için orada linkini vermiştim ama bu tarifte yayınlanırsa isim hakkının üzerinden geçmek istemedim. Ye 27 Karadeniz Yemekleri' ni tıklıyoruz ve çok güzel mamalarla buluşuyoruz.
Malzemeler
1 kilo karadeniz hamsisi
2 kuru soğan
1 bağ maydanoz
Karabiber
pulbiber
tuz
sıvı yağ
limon
Hazırlanışı
Hamsilerin kafalarını ve kılçıklarını alarak temizliyoruz. Bol suda yıkayıp hafif tuzlayıp bekletiyoruz. Bu arada kuru soğanları uzun doğrayıp maydanozları da doğrayarak baharatları ilave edip harmanlıyoruz. Ufak bir fırın tepsisine hamsileri deri kısmı alta gelecek şekilde yanyana diziyoruz. Üzerlerine hazırladığımız harcı yayarak tekrar kalan hamsileri de harcın üzerine dizerek kapatıyoruz. Limonları yarım ay şeklinde doğrayarak süslüyoruz. İsteğe bağlı olarak domates biber gibi süslemeler de yapılabilir. Tepsimizin içine az sıvıyağ gezdirip fırına sürüyoruz. Afiyet olsun...

18 Ekim 2007 Perşembe

Mercimek Çorbası


Malzemeler
2 bardak kırmızı mercimek
1 adet soğan
1 adet patates
1 adet havuç
salça, tuz, karabiber, pulbiber
limon
tereyağ
Hazırlanışı
Mercimek yıkanıp çorba tenceresine koyulur. Patates, soğan ve havuç kabukları soyulup birkaç parça doğranıp tencereye ilave edilip mercimekler iyice dağılana kadar kaynatılır. Ateşten aldığımız çorbamızı bilenderdan geçirip içinde pütür kalmayacak kıvama getirdikten sonra tekrar ateşe koyup tuz ilave edip kaynatmaya devam ederiz. Bu arada bir kaşık tereyağına pulbiber, karabiber,yarım kaşık salça koyarak yağ ve salça eriyene kadar kavurup kaynayan çorbanın üzerine dökeriz. Dökerken cazur cuzur bir ses çıkaracak ve yayılan koku çorbamızın piştiğini gösterecek:) Şöyle bir karıştırdıktan sonra ateşten alıp servis yaparız. İsteyen tabağına limon sıkarak yiyebilir. Afiyet olsun

16 Ekim 2007 Salı

Fırında Palamut


Malzemeler

4 adet Palamut
2 adet domates
7 - 8 adet yeşil biber
2 adet soğan
1 tutam maydanoz
1 tatlı kaşığı karabiber
tuz

Hazırlanışı

Öncelikle tepsiye folyo yerleştiriyoruz. Üzerine içlerini temizleyip yıkadığımız balıkları diziyoruz.
Balıkların üzerine ve etrafına biberleri, doğranmış domatesleri, Balıkların içine denk gelecek ve etrafına dağıtacak şekilde uzun doğradığımız soğanları ve maydanoz karabiber karışımını ilave ediyoruz. Üzerlerine tuz serpip 180 derece ısılı fırında 50 dakika kadar pişiriyoruz. Afiyet olsun....

Not : Balıklar sezon başındaysa balık yağsız olur, az birşey yağ eklenebilir. Sezonundaysa yağa gerek yok çünkü balığın kendi yağı yeterli olur.

11 Ekim 2007 Perşembe

Herkezlere hayırlı Ramazanlar diliyorum. Bayram boyunca herşey gönlünüzce, dostlarınızla, sevdiklerinizle, sevgiyle dolu olsun.NOKUL

LİNK'İN ÜZERİNE TIKLAYIN BEKLEYİN AÇILICAK BEĞENİCENİZİ UMUYORUM. SESİNİ AÇMAYI UNUTMAYIN..

http://img119.imageshack.us/my.php?image=gulumsebiraz9sqrr3.swfAslı'dan
inciler#links#links#links

NOKUL
YE#27 KARADENİZ YEMEKLERİ ETKİNLİĞİ



Selam arkadaşlar. Bu ay Karadeniz Etkinliği için birçok arkadaşımız kolları sıvayıp mutfağa girmiştir diye düşünüyorum. Ben de etkinliğe bir katkım olsun ve çeşitlerin arasında yerini alsın diye tamamen yöresel bir tat olan NOKUL la katılmak istedim. Nokul tamamen Bafra'ya özgü bir yiyecektir. Daha önce hiçbiryerde yapıldığını ve yenildiğini görmedim. Hatta nokul ismini duyanlar ve tadanlarda bu tadı bilmediklerini söylüyorlar. Biz bu yiyeceği sadece bayramlarda yaparız. Tabii baklava da yapılır ama her evde birkaç tepsi nokulda olur misafirlere sunmak için. El öpmeye gidilen evlerde nokul yaptınız mı diye sorulduğu bile olur. Çünkü bayramdan bayrama yapıldığından herkez özlüyor. Ben de Yeşimli Tarifler aracılığıyla yapılan Karadeniz Etkinliği 'ne birçok çeşit olmasına rağmen nokulla eşlik etmek istedim. Aslında ben hamur açma konusunda pek becerikli değilimdir. Yırtılır, büyümez, ince olmaz ama yinede gurbette olduğumuz için bayramın geldiğini anlayalım diye yapabildiğim kadar yapmaya çalışırım. Bu nokul öyle 1 kişiylede yapılmaz bizim orada genelde kadınlar toplanıp tepsi tepsi yaparlar. Ama ben yalnız yaptım..Hiiiiiii. İlk defa görenler pek oralı olmasalar da yedikten sonra ne kadar çok yediklerinin farkına bile varmazlar. Hatta daha yok mu diye sorarlar. Çayla, ayranla ve meşrubatla servis yapılabilir. Çok güzel çook... Neyse sözü uzatmadan sevgili Yeşim'e Etkinliğinde başarılar diliyorum. Kolay gelsin diyorum.


Malzemeler...............


1 kase ılık su


1 kase yoğurt


1 kase sıvıyağ


1 kase şeker


3 yumurta akı


tuz - maya


2 çay bardağı sirke


un


Hamura Sürmek için.........


Yarım erimiş margarin ve sıvı yağ karışımı



İç Malzemesi..........................


1 kase kuru üzüm


1 kase şeker


1 kase çekilmiş ceviz


Üzeri için............................


3 Yumurtanın sarısı ve az sıvıyağ


Hazırlanışı


Hamur malzemelerini bir kap içerisinde karıştırıp ılık su içinde yumuşattığımız mayayı da ekleyerek alabildiği kadar un koyarak yoğuruyoruz. Hamur kulak memesi kıvamında olacak. Biraz dinlendirdikten sonra hamurumuzdan çok büyük değil ama çok küçük te olmayan parça keserek unladığımız tezgahta açıyoruz. Yufkamız kalın olmayacak ve büyük olabilir. Yufkanın yarısını sıvıyağ ve eritilmiş margarinin karışımıyla yağlıyoruz. Üzerine hazırladığımız iç malzeme karışımından sepeliyoruz. Diğer yarıyı da üzerine kapatıyoruz. tekrar yağlayıp biraz daha iç malzeme sepeleyip, kenarından kıvırıyoruz. Bükerek kıvırıp bir parmak uzunluğunda keserek yağladığımız tepsiye diziyoruz. Üzerine yumurta sarısıyla karıştırdığımız sıvı yağ karışımından sürerek kızgın fırına koyuyoruz. Üzeri kızarıp piştiğini anlayıca fırından alıp geniş bir kaba koyduğunuz kağıt içine döküyoruz. Biraz soğuduktan sonra üzerini başka bir kağıta kapatalım.


NOT: Fırın yuvarlak fırın ise problem yok ama ocaklı fırında 250 derecede mini fırında 300 derecede pişirilirse daha iyi olur. Ben mini fırında 300 derecede pişirdim fırın kızgınken konulucak pişme süresi uzun değil .Afiyet olsun.......Bayramlarınız Nokullu olsunnnn.....






9 Ekim 2007 Salı

Patates Salatası



Malzemeler

6 adet orta boy patates
5 - 6 adet yeşil soğan
2 - 3 adet yeşil biber
2 adet salatalık
pulbiber
karabiber
tuz
limon
sıvı yağ

Hazırlanışı

Patatesler iyice yıkanıp bir tencerede haşlanırlar. Yeşil soğan, yeşil biber temizlendikten sonra ince ince doğranırlar. Salatalıkların kabukları soyulup küçük küçük doğranırlar. Haşlanan patatesler soğuduktan sonra, kabukları soyulup küçük parçalar şeklinde doğranırlar ve diğer malzemeler içine ilave edilerek baharatlar da konularak en son limon ve sıvı yağ dökülerek karıştırılıp servis yapılırlar.Afiyet olsun...

8 Ekim 2007 Pazartesi

7 Ekim 2007 Pazar

Sebze Soteli Makarna



Malzemeler

2 Adet havuç
2 Adet soğan
3 Adet yeşil biber
Yarım kilodan az yeşil fasulye
Maydanoz
Sıvı yağ
Pulbiber
Karabiber
Tuz
1 yemek kaşığı nar ekşisi
1 paket makarna
1 litre su

Hazırlanışı

Öncelikle fasulyeler yıkanıp küçük küçük doğranır. Bir tencereye koyularak haşlanır. Diğer tarafta soğanlar uzun uzun doğranarak tavaya koyduğunuz sıvı yağda pembeleşinceye kadar kavrulur. Üzerine doğradığınız biberler ve uzun ince kestiğiniz havuçlar ilave edilip iyice kendilerini salana kadar kavrulur. Haşlayıp bir kenarda süzdüğünüz fasulyelerde doğranmış maydanozlarla beraber ilave edilerek soteleme işlemi devam ettirilir. Pişmeye yakın pulbiber,karabiber,tuz ve nar ekşisi ilave edilir........... Bu arada bir tencerenin içine tuz ve sıvıyağ koyarak kaynattığımız suda, makarnamız haşlanır. Haşlama işlemi bittikten sonra makarnamızı süzüp tencerede erittiğimiz yağın içine tuz ilave ederek makarnaları da ekleriz. Makarnamızı da birkaç kez karıştırdıktan sonra altını kapatırız.Sotemizi ve makarnamızı bir servis tabağında sunarız.Afiyet olsun...

6 Ekim 2007 Cumartesi

Minik Eller Mutfakta Etkinliği - Elmalı Cevizli Örgü



Bu akşama doğru yemekleri hazırlarken saate baktım daha vakit vardı. Sizde de oluyormu bilmiyorum. Akşam yemekten sonra bılaşıkları kaldırmak bana çook bir işmiş gibi geliyor. Hadi diyorum sofrayı kuran kaldırsın. Bakıyorum herkez tüymüş. Yani sen kurdun sen kaldır. Başka bir alternatif olmadığına göre Aslı iş başına...Maalesef biz hanımların kaderi bu. Neyse sadete geliyim. Daha vakit varken demiştim. Yemekten sonra üstüme düşen ağırlıktan dolayı yapamadığım için çayın yanına birşeyler hazırlayayım bari diyerek işe koyuldum. Tarif kitaplarını karıştırırken bu güzel örgüleri gördüm ve hazırlamaya başladım. Hazırlarken yanımdada minik yardımcım İlayda Kaya vardı. Anne ben de yapmak istiyorum diyince, hayır diyecek gibi bir lüksüm yok. O ne yapar yapar işin içine girer zaten. Ben de, hazır ikimiz mutfakta yaratıcılığımızı konuşturuyorken Minik Eller Mutfakta Etkinliği için birkaç foto çektim.O minik elleriyle hamuru nasıl da açıp içini dolduruyor. Her seferinde oldumu anne, oldumu anne diyerek sürekli onay bekliyor. Tabiiki oldu muhteşem yaptın diyerek desteklediysemde şekilde görünenler gibi sanat eserleri çıktı ortaya. Olsuun benim kızım büyüyünce ne pastalar börekler yapıcak bak görürsünüz. Isırırım ben onun ellerini. Neyse benim hamurlarla işim bitince tepsiyi fırına koyduk yalnız onun yaptıklarını pişirmedim sadece resimde ellerinin önündekiler onun ördükleri. Belki biraz erken oldu ama olsun belki daha fırsat bulamayabilirim. Buradan etkinlik sahibesi Selen'e de etkinlik süresince kolay gelsin diyorum. Gerçekten çok hoş bir düşünce olmuş çocuklarla mutfakta birşeyler yapmak çok eğlenceli. Şimdi gelelim tarifimize.

Malzemeler

1 çay bardağı erimiş ılık margarin
1 çay bardağı yoğurt
1 çay bardağı sıvı yağ
1 çay bardağı pudra şekeri
1 adet yumurta akı
1 paket kabartma tozu
Yarım çay bardağı su
Alabildiği kadar un
Üzeri için yumurta sarısı

İç Harcı İçin

2 adet elma
2 çorba kaşığı ceviz içi
2 çorba kaşığı şeker
1 çay kaşığı tarçın


Hazırlanışı

Resimler kızımın ellerine aittir. Hazırlanmış örgülerin asıllarıyla ilişkisi yoktur.:)
Karıştırma kabına eritilmiş ve soğutulmuş margarini, yumurta beyazını, yoğurdu, sıvı yağı, ve suyu koyup çırpma teliyle karıştırıyoruz. Üzerine un, kabartma tozu, pudra şekeri ilave edip kulak memesi kıvamında bir hamur yoğuruyoruz. Hamurumuzu dinlendiriyoruz. Diğer tarafta elmaların kabuklarını soyup, küp küp doğrayıp, içine cevizi, şekeri,tarçını ilave edip karıştırıyoruz. Hamurdan limon büyüklüğünde parçalar alıp 1 karış boy, yarım karış en olmak üzere açıyoruz.Hamurun boyuna 1 parmak kalınlığında aşağıya doğru çizikler atıyoruz. İçine elmalı harcımızı koyup çizik şeklindeki yerlerden saç örer gibi hamuru örüyoruz. Üzerine 1 kaşık sıvıyağ dökülmüş yumurta sarısı sürüp 180 dereceli fırına koyuyoruz. Afiyet olsun...




3 Ekim 2007 Çarşamba

Patates Püresi Salatası



Malzemeler

5 - 6 orta boy patates
1 kaşık tereyağ
süt
tuz
pulbiber
2 adet havuç
maydanoz
yoğurt
sarımsak

Hazırlanışı

Patatesler kabukları soyulup ikiye bölünerek haşlanır. Soğuduktan sonra süt tuz tereyağı koyularak blender ile püre haline getirilir. Eğer katı olursa sütle yumuşatabilirsiniz. Püremizi bir servis tabağı yada borcama güzelce düzelterek yayarız. Üzerine sarımsaklı yoğurt yapıp sürdükten sonra rendelediğimiz havuçları ve doğradığımız maydanozu pulbiberle beraber serperek süsleriz. Afiyet olsun

1 Ekim 2007 Pazartesi

Patlıcan Oturtma



Malzemeler

6 - 7 adet Patlıcan
yarım kg kıyma
2 adet soğan
2 adet domates
3 - 4 yeşil biber
maydanoz
salça
tuz
pulbiber
karabiber
sarımsak
Sıvı yağ

Hazırlanışı



Öncelikle patlıcanlarımızı yıkayıp kafalarını kopararak pijama şeklinde soyup tuzlu suya koyuyoruz. Daha sonra hazırladığımız kızartma tenceresini yada tavasını ne kullanıyorsak, içine patlıcanları kızartacak şekilde sıvı yağ koyup altını yakıyoruz. Suda bekleyen patlıcanları temiz bir bezle yada havlu kağıtla kurulayarak yuvarlak doğrayıp kızartıyoruz. Kızarttığımız patlıcanları iyice süzerek pişireceğimiz borcama eğer fazla yapacaksak fırın tepsisine dağıtarak koyuyoruz. Onlar orada beklerken bir tavada soğanları yemeklik doğrayıp kavuruyoruz üzerine biberleri doğruyoruz onlarıda solana kadar kavuruyoruz, kıymayı ilave edip iyice pişene kadar kavuruyoruz. En sonda küp küp doğradığımız domatesleri ve maydanozları, baharatları ilave edip missss gibi kokan bir üst harcı hazırlıyoruz. Bu harcı iyice kavurup patlıcanların üzerine yayıyoruz. Bir ufak tavada salçayı tepsinin alacağı kadar suyla eritip kaynatıyoruz ve yemeğimizin üzerine döküp fırına sürüyoruz. Fırından çıkmış hali az sulu olacak pişince kokusu belli ediyor zaten. Afiyet olsun...
Not:
Ben borcama göre malzeme yazdım daha büyük tepside daha fazla malzeme kullanmanız gerekebilir. Kızartma sırasında yağ olayı olduğu için ilaveten yağ kullanmadım isteyen az katı yağ koyabilir salçalı suyu kaynatılırken....