26 Nisan 2008 Cumartesi

Image Hosted by ImageShack.us



SERÇE VE GÖÇMEN KUŞUN HİKAYESİ


İhanetin adı göçmen bir kuşa verilmiş,
Sadakatin adı ise; bir serçeye

Göçmen kuş bütün bahar ve yaz boyunca
Küçük köyün üstünde uçmuş serçeyle beraber

Küçük sinekleri, kurtları yemişler,
Kış yağmurlarıyla şaha kalkmış, derelerden su içmişler.

Masmavi gökyüzünde dans etmişler,
Çiçek açan ağaçlara konup, papatya tarlalarında gezmişler...

Birbirlerine söz vermiş kuşlar;
Ayrılmayacağız diye.

Ama kış gelmiş,
Göçmen kuş adına yakışanı yapmaya kararlıymış,

Serçe ise her zamanki gibi sadık
Ama sevgi de yabana atılmaz bir gerçek.

Ayrılık acı, ihanet kötüymüş serçe için
Yaşamaksa önemli imiş göçmen için.

O, baharların tatlı eğlencesiymiş sadece
Gel demiş serçeye benle beraber...

Başka bir bahara uçalım.
Serçe ise burda bekleyelim demiş yeni baharı

Ama kış acımasızdır. demiş göçmen,
Yaşayamayız burda, aç kalır üşürüz

Serçe hayır demiş korunuruz kötülüklerinden kışın beraber
Göçmen inanmamış serçeye hayır demiş gidelim.


Serçe için gitmek nasıl bir ihanetse yaşadığı yere
Kalmakta aynı şekilde ihanetmiş sevgiliye

Ve karar vermiş sevgiyi seçmiş
Uçacakmış yeni bir bahara...

Göçmen ve serçe çıkmışlar yola,
Ama serçe zayıfmış,
onun kanatları uzun uçuşlar için değil.

Dayanamayacakmış bu yola
Oysa göçmenin kanatları güçlüymüş

Çünkü o hep kaçarmış kışlardan
Hep gidermiş zorluklarından kışın yeni baharlara

Bir fırtına yaklaşıyormuş.
Göçmen hızlı gidiyormuş fırtınadan, yakalanmayacakmış

Ama serçe iyice zayıf kalmış, yavaşlamaya başlamış
Göçmene duralım demiş artık.

Biraz dinlenelim
Göçmen itiraz etmiş, fırtına demiş, ölürüz.

Serçe çok fırtına görmüş, kurtuluruz demiş.
Ama göçmen yürü demiş serçeye
birazdan okyanuslara varacağız

Serçe sevgisine uymuş ve
peşinden son bir gayretle gitmiş göçmenin
Birazdan varmışlar okyanusa

Kurtuluşuymuş bu büyük deniz
Göçmen için çok iyi bilirmiş buraları

Ama serçe ilk kez görüyormuş ve sanki
Gökyüzünden daha büyükmüş bu yeni mavi

Serçe artık dayanamıyormuş,
Son bir sevgi sesiyle seslenmiş göçmene

Artık gidemiyorum.... Göçmen serçeye bakmış,
Bakmış ve devam etmiş........

Okyanus çok büyükmüş, serçe ise çok küçük
Serçenin sevgisi de çok büyükmüş ama göçmen çok küçük...

Mavi sularında okyanusun bir minik SADAKAT ...
Yeni bir baharın koynunda koca bir İHANET...

23 Nisan 2008 Çarşamba

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını Kutladık


Günlerdir yapacağımız gösteri için hazırlanıyoruz.Nihayet 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı kutlamak için bugün saat 7:30 da start aldık ve 9:00 da başlayan törenle eğlendik eğlendik....Kızım çok heyecanlıydı diğer çocuklar da öyle ama veliler daha da çok heyecanlıydık. Bahçede organize ve ses düzeni pek iyi değildi fakat gösteriler pek güzeldi.Her çıkan gurubun velileri 'bizimkiler bizimkiler' diyerek fotoğraf çekmek için çaba gösteriyorduk. Hele bizim sınıfın İstiklal Marşı'nın 10 kıtasını bağıra bağıra hatta çırpına çırpına okumasını görseydiniz o kadar güzel ve komiktiler ki! Tam karşılarında olduğum için biraz mesafemiz vardı foto çektim ama net çıkmadı.Kutlamamız bittikten sonra öğretmenimize teşekkür edip evlerimize dağıldık.Benim kız o kadar yorulmuş ki bir yattı hala uyuyor akşama kadar uyur gibi bir hali var..Neyse ben şimdi yazımı burada kesip mutfağa gidiyorum, onlara ve size güzel bir mama hazırlamak için tarif kitaplarını karıştıracağım işim bitince tarifimle tekrar buradayım....TÜM ÇOCUKLARIMIZIN BAYRAMINI KUTLUYORUM...Ne mutlu bize böyle güzel ve anlamlı bir bayramımız var ne mutlu ki MUSTAFA KEMAL ATATÜRK gibi bir temelimiz var.......

İşim bitsin gelicem diye yazmıştım ama işim biteli çoook oldu tabiiki yemek te yedik gezmeye de gittik anlayacağınız bilgisayar başına oturmaya fırsatım olmadı.Yalnız akşam çocuklar eğlensin diye gideceğimiz etkinliğe yetişebilmek için fazla oyalanamadım mutfakta. Aslında aklımda başka birşey vardı arkadaşım arayıpta şu saatte çıkarız diyince onu başka bir zamana erteledim...Hemen pişebilecek pratik birşeyler olsun diye düşündüm ve kitaplarımı karıştırırken yöresel bir lezzet olan tantuni'yi denemeye karar verdim.....Tabiii benim tantuni ne kadar gerçekçi oldu bilemem onu sacda kavurmak gerekiyor ve lavaşı özel yapılıyor. Ben tavada kavurdum ve lavaş hazır alındı bir de bıçakla doğranması gerekiyor ben robotla parçaladım:))) Olsun lezzeti süperdi ve aynı görüntüyü yakaladım...Bayıldılarrrr bayıldılarr.....Ben tarifi aynen kitaptaki gibi vereceğim söylediğim gibi sac, lavaş ve doğrama tekniği farklılığı haricinde yazılanları harfiyen yaptım.Tahminen benim gibi evinde sacı olmayan ve lavaşını hazırlayamayan çok bayan vardır ve bu şekildede tantuni yapılabilir canımmmmm.....Şimdi sizlere tarifimi vereceğim ve bu akşamdan bir kaç kare resim aktaracağım...Çocuklar çok mutlu oldular onlar mutlu olunca ben de mutlu oluyorum....Hem de yorulup ekenden yatıyorlar heheheheh.....


Malzemeler

500 gr dana eti
sıvıyağ
kırmızı toz biber
lavaş ekmeği
tuz
4 domates
2 soğan
maydanoz
sumak

Hazırlanışı
Sinir ve yağları alınmış eti kuşbaşı doğrayın ve satırla kıyın.( Ben haşladıktan sonra robottan geçirdim)Eti tencereye alıp az su ile haşlayın. Sacı ocağın üzerinde kızdırıp çok az sıvıyağ ile yağlayın. Eti sacın bir köşesine alın tahta kaşıkla azar azar ortaya çekerek kavurun. Üzerine çok az sıvıyağ gezdirin. kırmızı toz biber ve tuz serpip karıştırın. Garnitür için maydanozu temizleyip kıyın. Domatesleri soyup küp küp doğrayın. Soğanı piyazlık doğrayın. Soğana sumak ilave edip bir kapta karıştırın.( Ben soğanı tuzla elimde biraz yoğurdum). Eti lavaşın üzerine şerit şeklinde yerleştirin. Garnitür malzemelerini de etin kenarına yerleştirip lavaşı sıkıca dürüm yapın ve afiyetle yiyin......

9 Nisan 2008 Çarşamba

Limon Aromalı Peynirli Fıstıklı Kek

Dayanamadım yine yapmıycam yemicem diye kendimi tutuyordum ama verdiğim kilolardan dolayımıdır nedir kan şekerim düştü heralde. Tatlı tatlı birşeyler istiyor canım. Ama ne olduğunu da bilmiyor.Dur bakiimm şu tarif kitaplarında birşeyler varmı diye karıştırırken bir kek tarifi gördüm şeftalili ama nerden bulucam şimdi şeftaliyi aaaaaa.... Ama tarif pek fena gelmedi gözüme içinden şeftaliyi çıkardım , lor peynirim yoktu normal peynir koydum.Tarifte fıstık ve limon suyu yok onlarda benim icadım:))))) Hehehehe aslına bakarsanız bu kek Aslı'nın keki olabilir yaniiii )))))))... Keki biraz bırakalım şu kilo meselesine bir değinelim canlarım bakın şimdi, günde 6 km kadar hızlı hızlı yürüyünce nefes nefese eve geldiğinizde bluzün önü arkası suuuu gibi olunca hani terliyoruz ya o bakımdan....1.5 ay kadar yürüyüp önce vücut sıkılaşıp sonra yağları eritmeye başlayınca bu süre içerisinde 4 kl verdiğinizi de görünce çoookkk mutlu oluyorsunuz...Bu arada yürüyüş bahar depresyonu gibi durumları da ortadan kaldırıyor gibi o ağııırrr ağırrr yataktan kalkma, ay bugün hava şöle ne yapsam, bugün canım bölee ne yapsam gibilerinden can sıkıntısına sıkıntı katan ruh halleri de yürüyüş sayesinde kilolarla birlikte uçup gidiyor...Anlıcanız ben bu işten çok memnun kaldım her türlü eksi akseden durumlar artı olmaya başladı...Herkezlere tavsiye ederim yemek yemekten kendinizi çok kısmadan ama tempolu yürüyerek, ter atarak zayıflayabilirsiniz diyorum......Sadece bir tavsiye isterseniz kilo alın:)))Şimdi kendi uydurmalarımı da içine koyarak yaptığım kekin tarifini veriyorum...

Malzemeler

2 yumurta
75 gr tereyağ ( Tereyağı da işe yaradı)
1 su bardağı şeker
1 limon ( Tarifte şeftali suyu vardı ben limon kullandım)
1 çay bardağı file fıstık ( Fıstık ta benden)
1 su bardağı lor peyniri ( ben normal peynir kullandım )
1 paket kabartma tozu
1 paket vanilya
Alabildiği kadar un

Hazırlanışı

Yumurtalar, erimiş yağ ve şekerle iyice çırpılır.1 çay bardağı suya limon sıkılıp, fıstık ve peynir karışıma ilave edilip karıştırılır.Vanilya, kabartma tozu da unla beraber karıştırılıp yağlanmış kalıba dökülüp 170 dereceli fırında pişirilir....Afiyet olsun.....